Tarihteki En Büyük Yalanlar:
Hristiyanlığın Doğuşu ve Hz. İsa’nın Gerçek Hayatı
Hıristiyanlık, bugün dünyanın en büyük ve en yaygın dinidir.
Aşağıdaki ifadeleri bu yanlışları ve yanıltıcı inançları tartışacağız:
-
- Hıristiyanlığın Doğuşu: Hristiyanlığın topluma kazandırılması Roma İmparatorluğu zamanındaki dini kilise tarafından birliğe kavuşturulması ile ortaya çıkması kabul edilir. İsa çarmıha gerilip gerildiği, hakim sınıfların etkisi vs.
-
- Hz. İsa’nın Gerçek Hayatı: İsa’nın gerçek hayat Doğum bilgileri, Hem Yehova tarafından korunanlarla, Hem de çarmıha tutuklama cinayetiyle ve ölümden sonra dirilişiyle ilgili farklı var.
Hıristiyanlığın Doğuşu
İnancın gövdesinden oluşan kayıtların çoğu İncil’de bulunamaz. Bu oldukça kafa karıştırıcı çünkü birçok İncil hiçbir Kanonik Hıristiyan bilgisi içermez. Bunun yerine, Roma İmparatorluğu’nun savaşlarının sırasında kapışılan tacizler, hakim sınıfların etkisi ve İsa’nın çarmıha gerilip gerilmediği gibi çeşitli kapsayıcı istekler gösterir.
Buna ek olarak, İsa Mesih öğretileri sayesinde insanların aldıkları yeni değerleri ortaya koymaktadır. Eşitlik, aşırı sevgi ve yardım gibi değerler, İsa Mesih’in öğretilerinden geliyor. Pek çok Hristiyan dünya üzerinde başka şekillerde öğrenmeye çalışmıştır.
Hz. İsa’nın Gerçek Hayatı
Hz. İsa’nın gerçek hayatı Gizli bilgiler arasındaki hücreler göz önünde bulundurulduğunda, temel kavramlar arasında önemli hücreler olduğu anlaşılır. Kanonik Hıristiyan yaklaşımları, Ölümden Sonra Dirilişinin önemi, Hz. İsa’nın çarmıha germe cinayeti ve Tanrı babanın Mesih’te tecelli ettiği ile ilgili olarak ağırlık kuvvetlerini gösterir.
Birçoğu Kanonik Hristiyan, Hz. İsa’nın ölümünün, insanların tüm günahlarının affedilmesini sağlayan bir armağan olduğunu iddia eder. Özelliğini sevgi ve adaletle yaşamanın önemini vurgular.
Yehovacılar ise, Mesih’in vahiy gördüğü ve hakim varlık olarak Tanrı baba ile ilişkisi üzerine daha fazla vurgu yapıyorlar. Mesih’in çarmıha gerilmesine ve dirilişine olan inancının, insanı yeniden tanrı ile bir araya getirdiği düşüncesi vardır.
Sonuç
Yukarıda tartıştığımız açıklamalar, Hristiyanlığın doğuşunun ve Hz. İsa’nın gerçek yaşamlarında, hem Yehova tarafından yaşayanlarla hem de çarmıha germe cinayetiyle ve ölümden sonra dirilişiyle ilgili olarak farklı olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.Bu nedenle bu konuların tarihin en büyük yalanları arasında yer almaktadır. Tarihi konularda, ilerici düşünceler ne olursa olsun, hiç birisi hakikate dikkat etmeyen devasa yalanları ya da efsaneleri ortaya çıkartmış değildir. Tarihin büyük bir kısmı kötüye kullanılan bir araç olarak gözükür ve manipülasyonlara maruz kalır. Bizler, geçmişteki en büyük yalanların sadece insanları kontrol etmek için kullanıldığını fark etmeliyiz.
Bu makalede, Hıristiyan inancının doğuşu ve Hz. İsa’nın gerçek hayatının üzerinde durulacak. Hıristiyanlık, Batı kültürü için dini bir temele dayanıyor. Ancak Hıristiyan inancının tarihsel gelişimi hakkında söylenen birçok şey insanları aldatmaya çalışır. Örneğin, Hıristiyanlığın İsa’nın ölümünden sonra ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Bu, izole bir olay olarak kabul edilen ilk Hıristiyan topluluğunun ortaya çıkışının sadece M.Ö. 30’larda gerçekleştiğini düşündürmektedir. Ancak, gerçek hakikat şu ki; Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden önce mevcuttu, yani M.S. 2. yüzyıla kadar.
Ayrıca, Hıristiyanlığın Batı kültürüne ortaya çıkışı hakkında çok az bilgi vardır. Bu nedenle, gerçek tarihsel çerçeve, lanetleme, reddedilme ve dinle ilişkili olarak üzerinde fazla durulmuştur. Aslında, izole Hıristiyan beslemesiyle çalışmalarının birçoğu tarihsel olaylarla ilişkilendirilmiş ve bunların büyük ölçüde reddedildiği görülmüştür.
Son olarak, Hz. İsa’nın gerçek hayatı hakkında çok fazla tartışma vardır.Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından, Hıristiyan düşüncesinin gelişiminde kritik bir yere sahip olan İsa İsaip’i takip etmiş olan sanatçı, yazar ve teologlar tarafından oluşturulan bir imaj kendisine çizilmiştir. Bu imaj, merkezine İsa İsaip’in hayatını odaklanan ve mistik bir doğruluk vurgusu oluşturan mistik ahlakın bir ruh halidir. Buna göre, Hz. İsa’nın asıl hayatı, büyük ölçüde İncil konuşmaları aracılığıyla ve Hıristiyan mistik ahlakı çerçevesinde anlaşılmaya çalışılmıştır.
Sonuç olarak, Hıristiyanlığın doğuşu ve Hz. İsa’nın gerçek hayatı hakkında ortaya atılan yalanları ve inançsızlıkları, tarihin geçmiş dengeyi ve insanların doğaya kurban gönderilmesini kontrol etmek için kullanılıyor olabilir. Dolayısıyla, tarihsel çerçevede hakikatin özgür olmasını kesinlikle savunmalıyız. Sadece bu şekilde, tarihe ait yalanların sinsi etkisini azaltabileceğimize inanıyoruz.