Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Atatürk Dönemi İnkılapları
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu dönüştürücü ve uzun bir süreçti. Bu süreç Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından itibaren devam etmiş ve 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ile sona ermiştir.
Osmanlı Devleti’nin yıkımı, 1913 yılında Balkan Savaşı’nın yenilmesiyle başlamıştır. 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve imparatorluğun zayıflamasının ardından sonraki dönem, Osmanlı topraklarında ve Ortadoğu bölgesinde bağımsızlık mücadelesi olarak tanımlanmaktadır.
Cumhuriyetin Kuruluşu
Cumhuriyetin kuruluşu sırasında Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki hükümet, ülkenin genel kalkınması için yönetim, siyaset, sosyal meseleler ve kültüre ilişkin yaklaşımını batı modernitesine çevirmiştir.
Atatürk, modern bir topluma dönüşümü teşvik eden köklü bir değişim ve reform sürecini başlattı. Yeni reformlar şunlardan oluşuyordu:
-
- Siyasi Reformlar: Halifelik Sisteminin yerine Cumhuriyet rejiminin getirilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir denge ve denetim sistemiyle kurulması.
-
- Eğitim Reformları: Kadim ve dinsel eğitim sistemlerinin yerini bilimsel ve dünyevi bilginin nispi önemi ile değiştirmesi ve latin alfabesinin getirilmesi.
-
- Yasal Reformlar: Şeriat kanununun İsviçre medeni kanunu ile değiştirilmesi, feodal sistemlerin kaldırılması, tüm vatandaşlar için eşit haklar ve jinsa ve çok karılılığın küçümsenmesi.
-
- Kültürel Reformlar: Karşıt dini inançlar, Halk ve batı tarzı popüler kültürün benimsenmesi ve modern Türk Edebiyatının kurucu babası sayılan Ataöv’ün gelişimi.
Çözüm
Atatürk ve arkadaşlarının devrimleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşmesinin ve kurulmasının yolunu açtı. Batı demokrasisi, hakları ve ilerleme ilkelerine dayalı bir toplum yaratmak için yoğun çaba sarf etti.
Bu reformlar, Türkiye’nin o zamandan bu yana izlediği yolu oluşturmuş ve ekonomik ve sosyal bir güç haline gelmiştir. Uluslararası ekonomi ve siyasetin önemli bir üyesi olan Türkiye, 21. yüzyılın en güçlü ülkelerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti, 1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesinin ardından Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde oluşturulmuştur. İmparatorluk çöküşünden sonra, Mütareke Dönemi başlamış ve bu döneme, siyasi alt yapı hazırlama çalışmaları seyretmiştir. Atatürk, Millet Meclisi tarafından İstanbul’dan çıkartılmış ve Ankara’ya taşınmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği 1929’da postu Genel Başkan olarak devralmıştır. O dönem, insan haklarının ve devletin kurumsal anlayışının Çağdaş Batı’dan ilham alınarak düzenlenmesi için kritik bir süreç oluşturmuştur.
Atatürk’ün liderliğinde hükümet düzeni, anayasa, ekonominin temelleri, ekonomik sistem, çalışma ve para güvencelerinin tanınması gibi yeni kurallar yerleştirilmiştir. Düzenlemeler çerçevesinde, eğitim sistemi büyük ölçüde modernleştirilmiş, ulaşım, kamu kuruluşları ve sağlık hizmetleri gibi önemli alanlarda büyük ölçüde reformlar gerçekleştirilmiştir. Türk dili ve Latin alfabesi dişi kullanılmaya başlanmıştır. 1933’te Anayasa değişiklikleri de gerçekleştirilmiştir.
Atatürk bu dönemde çok sayıda yeni ilke benimsemiş, bunlar arasında Atatürkçülük, eğitim, çalışmaya saygı ve modernleşme ilkeleri bulunmaktadır. Böylelikle Atatürk Dönemi, Türkiye ve Türk milleti için uzun ömürlü kalıcı değişimleri beraberinde getirmiştir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün oluşturduğu temel ilkeler üzerine kurulmuştur. Atatürk’ün bu öncü çalışmalarının sonuçları, Türkiye’nin uluslararası alandaki başarısını yansıtmaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu modern özellikler sayesinde, günümüzde Atatürk’ün öncülüğündeki Türkiye Cumhuriyeti, Batı ile beraber çağdaşlaşma hamleleri sağlayan tek Müslüman ülke olarak öne çıkmaktadır.