Ortaçağ Edebiyatı: Hristiyanlık, Şövalyelik ve Epik Şiirler
Ortaçağ edebiyatı veya ortaçağcılık, Orta Çağ’ın 5. ve 15. yüzyılları arasında üretilen yazılı eserleri ifade eder. Bu dönemde edebiyatı şekillendiren iki büyük kültürel etki vardı: Hıristiyanlık ve şövalyelik. Bunların her ikisi de sanat formuyla iç içe geçerek bazı ilginç eserlerin üretilmesine yol açacaktı.
Hıristiyanlık
Orta Çağ boyunca, Hıristiyanlık zamanın edebiyatı üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Özellikle Augustine, Thomas Aquinas ve Dante’nin eserleri bu edebiyat çağının gelişimini büyük ölçüde etkiledi.
Hıristiyan şairler ve yazarlar, alegoriler ve benzetmeler yoluyla Hıristiyan doktrinini ve ahlakını aktaran eserler yazdılar. Azizler, melekler ve diğer ilahi figürler genellikle Hıristiyan temaları için edebi semboller olarak kullanılmıştır. Ek olarak, İncil’deki karakterlerin anlatıları, Hristiyan ideallerini tasvir edecek şekilde yeniden anlatıldı ve yeniden tasarlandı.
şövalyelik
Şövalyelik kuralları veya “şövalyenin yolu”, ortaçağ şövalyelerinin davranışlarına rehberlik eden bir dizi etik ve ahlaki değerdi. Şövalye edebiyatında genellikle parlak zırhlı şövalyelerin kahramanca hikayeleri ve asil saray aşk hikayeleri yer alırdı.
Şövalyelik genellikle Hıristiyan inancının gücünü ve gücünü kutlamanın bir yolu olarak kullanıldı. Yazılan hikayeler, savaşçıların dini inançları tarafından ortaya konan bir davranış kurallarına uyarken güç, cesaret ve sadakat göstermeleri fikrini yansıtıyordu.
epik şiirler
Orta Çağ’da yazılan ünlü epik şiirler arasında Beowulf, The Song of Roland ve The Tale of the Nibelungenlied yer alır. Bu eserler, nesiller boyu okuyucuları eğlendiren kahramanlıklar, fantastik yaratıklar ve heyecan verici savaşlarla doludur.
Bu destanlar aynı zamanda dönemin kültürel değerlerine açılan pencerelerdir. Bu eserler genellikle güç, onur, cesaret ve sadakat gibi temalara, tüm idealleri Orta Çağ’ın şövalye yaşam tarzının somutlaştırdığı ideallere odaklandı.
Sonuç olarak, ortaçağ edebiyatı iki ana kültürel etki tarafından şekillendirildi: Hıristiyanlık ve şövalyelik. Bu etkiler, Hıristiyan doktrini, asil saray aşk hikayeleri ve savaşçıların kahramanlık hikayeleri gibi temaları sergileyen eserlerin üretilmesine yol açtı. Epik şiirler de bu dönemde popüler bir türdü ve okuyuculara dönemin değerleri hakkında fikir veriyordu. Ortaçağ Avrupa’sında, Hristiyanlık, Şövalyelik ve Epik Destanlar edebiyatının üç temel tarzı vardı. Bu tarzların her biri hystorik veriler veya efsanelere dayanarak üretilen edebi çalışmalara ışık tutmaktadır.
Hristiyan edebiyatı Ortaçağ’dan başlayarak 16. yüzyıla kadar etkilemiştir. İncil’in ilhamıyla, Hristiyan çevrelerinde çok sayıda edebiyat üretimi olmuştur. Biblikal ve teolojik elyazmalar oldukça yaygındı. Özellikle Papa Gregorius’un Eski ve Yeni Antlaşmalar konusunda eserleri, Ortaçağ edebiyatı içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Şövalyelik edebiyatı emirler tarafından desteklenen eserler olarak, savaş ve cesaret meselelerinin ön planda olduğu efsanevi destanların ve öykülerin içerisinde gelişmiştir. Arthur efsanesi ve Roland meşhur Airons olarak bilinen Şövalyelerin maceraları Ortaçağ Almanca ve İngilizce edebiyatında hızlı bir biçimde popülerlik kazanmış ve büyük bir ölçüde modern edebiyata günümüze kadar büyük bir etki bırakmıştır.
Epik Destanlar ise genellikle çok sayıda hikayenin birbiriyle bağlantılı kurgularından oluşmuştur. Bu hikayelerde genel olarak kahramanların ve canavarların savaşları, güçlü duyguların temsili ve serüvenlerin işlenmiş olduğu gözlenmektedir. Meşhur epik destanlar arasında İlyada ve Odysseia en ünlü ve etkili örneklerdir.
Ortaçağ Avrupa’sındaki edebiyatın temelinde, bu üç temel tarz vardır. Günümüzde hepsi hala popülerdir ve daima yeni etki ve etkileşme örnekleri ortaya çıkartmaktadır.