Atlantis: Kayıp Kraliyet Şehri ve Efsanesi
Atlantis’in kayıp efsanesi, Milattan önce VIII. ve VII. geçmişte olmuştur. Atlantik okyanusunda unutulmuş bir krallığın yaşadığı bölgede giden pek çok arkeolog ve uzmanlar arasında ünlü bir arayıştır.
Atlantis’in Efsanesi
Platon, Atlantis’in efsanesine ilk olarak ünlü diyaloglarından birinde yer verdi. İstanbul’dan her hafta sonu deniz giderek arkeologlar arasında konuşulan, Atlantis’in efsanesinden bazı cümleleri şu şekilde:
-
- Atlantis, her türlü nevazdan ve servetten çok zengin bir krallık şehriydi.
-
- Atlanins’in dini inanışları, eski dünyanın en ileri medeniyetleri arasında sayılırdı.
-
- Kayıp kent, aralarından geçen 1000 yıllık süreçte, fiziksel olarak yavaş yavaş batmıştır.
-
- Şu andaAtlantis’in konumu bilinmiyor.
Arkeologların Atlantis’teki Arayışı
Milyonlarca insan, Atlantis’in efsanesinin bir gelecekte dönüşmesi için arkeologların arayışlarını merak ediyor. Atlantik okyanusunun kuzey, güney, batı ve doğu ucuna yönelen dalgler ve bazı hava resimleri, arkeologların arayışının ışığıyla, altın çağın kayıp kenti arayışının özü gözlenmiştir.
Şu anda, arkeologlar Atlantik okyanuslarının ortasındaki Antik İspanyol Sömürge Alanında dikkat çekici bir parkuru izliyor veya çok sayıda dökümanı kapatmada olan Atlantis’in efsanesini aramaktadır.
Atlantik Okyanusu, insanlık tarihine önemli etkiler bırakmış önemli bir okyanus. Atlantis okyanus, insanlığın bildiği kayıp şehirin Atlantiks adını taşıyan bu okyanusun en ünlü efsanesi. Atlantis’in gerçekten mevcut olup olmadığı şu anda bilinmez. Atlantik Okyanusu’nda Atlantiks’in bulunacağına inanılan çok sayıda mekân var.
Atlantis’in histori hakkında her gün daha fazla teori ortaya çıkıyor. Biraz bu teorileri açıklayacak olursak, çoğu insan bazı Yunan efsanelerinden esinlenerek bir batı okyanusunun dibinde veya muhtemelen doğu arasındaki bir adaya yerleştiğini varsayıyor. Bazıları ayrıca, Atlantiks’in Meksika Körfezi’ne benzeyen antik bir körfezi yakınında ya da içindeki yağmurların kütle bir kubbenin altına kilitli olduğu kabak şeklindeki bir adada yer aldığını düşünüyor. Sonuç olarak, çoğu teori Atlantis’i Batı Okyanusunda aramamızın daha uygun olduğunu savunuyor.
Ama Atlantis’in gerçekten mevcut olduğuna inanmak için bir takım kanıtlar gerekiyor. Atlantiks’in arayışına çok sayıda arkeolog bağlıdır. Son yıllarda, okyanus üzerinde insan yapımı yüzeylerin fark edilmesi arkeologların arayışını keskinleştirdi. Sualtı teknolojisi sonunda, Atlantiks’in gerçekte var olup olmadığını ve çalışmada kullanılabilecek bir sonuç elde ederek arayışa devam edebilmelerine yardımcı oldu.
Ama aslında, Atlantis’in aranması hala oldukça çekilmez bir konu olmaya devam ediyor. Atlantiks hakkında bilgilerin çoğu efsaneden kaynaklanmakta ve en kaliteli öykülerin inanılmazlıkla doldurulduğu hikayeler ortaya çıkıyor okyanusta. Yine de, Atlantis’i anlamak için arayışa devam ediyor gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Atlantiks’in arayışı oldukça ilginç bir konudur. Gerçek Atlantiks’in kökeni hakkında hiçbir kesin bilgi yok. Bununla birlikte, kayıp şehir için arayışa devam etmenin insanlık tarihi için önemli olacağını düşünüyoruz. Buradan sonuç olarak Atlantiks, insanlık tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek için arkeologların çabalarının karşılığında güzel bir arayış.